29 Şubat 2012 Çarşamba

İKİ CİMCİME

Geçen akşam, bir arkadaşım geldi minik cimcimesiyle. Defne Ada'nın doğum günü partisine gelememişlerdi. Doğum günümüzü geçte olsa kutlamaya gelmişler. Minik hanımın adı Nisa Nur. Bizim hanım ilk başta sıcak karşılamadı ama sonra alıştılar birbirlerine. Defne Ada kuzenleriyle çok iyi anlaşıyor ama diğer çocukları ilk başta yabancılıyor, zamanla uyum sağlıyor. Nisa Nur'un elinden oyuncakları almalar. kızın mamasına uzanmalar. Saçların bu haline bayılıyorum. Bu aralar büyükler Defne Ada'nın saçlarını kazıtmamı söylüyorlar, nasıl kıyarım saçlara. Daha gür uzarmış. Doktorumuza sordum, öyle birşey yok dedi. İçim rahat zaten kıyamam yaa. Baksanıza şu güzelliğe.



Böyle uslu uslu oynadılar sonra .


Hediyemi çok beğendim kimseye vermem pozu.



 Hediyemiz çok şekerdi gerçekten. Espirili bir pijama takımı. İlk bahar ve son baharda rahatlıkla giyilebilir.


Misafirlerimiz gittikten sonra bizim favori oyunumuz start alır. Yatağın içinde korkuluklara tutunarak zıplama. O halleri çok şeker yaa, bu pozu çok iyi çıkmamış gerçi. Kocaman poposu arkadan çok şeker, görünüyor zıpladıkça.

23 Şubat 2012 Perşembe

TEMİZ İNSAN, TEMİZ ÇEVRE

Nasıl bir toplumuz anlamak zor. Geçen sabah işe gelirken araba da sakız açtım. Yanımdaki iki kişiye de uzattım. Ben sakızın çöpünü cebime koydum, diğer ikisi sırasıyla camlarını açıp sakız çöpünü camdan dışarıya attılar. Şok oldum ikisi de bilinçli kişiler. Neden şok oluyorum ki olmamam lazım aslında. Toplumumuzda çevre bilinci diye bir şey yok. Hal bu ki ilkokul 1. sınıftan başlayıp tüm öğrenim hayatımız süresince öğretilir. Yerlere çöp atmayın, yerlere tükürmeyin, vs. daha nicesi. İnsan ilk önce kendini yetiştirmeli ki çocuklarına da aynı bilinci aşılasın. Anlamak çok zor. Ben hiçbir şekilde çöpümü sokağa atmam. Çantama, cebime koyarım. Etrafıma da hep bu şekilde anlatırım. Hele birde sigarasını arabasında içip izmaritlerini küllüğünde biriktirip toplu halde yollara atanlar, size sesleniyorum. Rüzgar öyle bir esse ki o arabadan attığınız izmaritler yüzünüze yüzünüze çarpsa. Ne güzel olur. Kendi etrafları, evleri, arabaları, ofisler, temiz olsun da gerisi önemli değil nasılsa, başka bir gezegende yaşıyor kendisi., geleceği düşünmeden. Çevre bilinci edinilmeli bence nasıl bilmiyorum ama özellikle bayanlar sanki daha dikkatli olmalı bu konuda. Geleceği biz anneler şekillendiriyorsak eğer sorumluluklarımızı bilmeliyiz. Parklar, bahçeler aynı şekilde, adım başı bir çöple karşı karşıyayız. Ben yazın kızımla parka gittiğimde bile poşet götürürüm ve kendi çöplerimizi +etrafımdaki çöpleri toplarım ama nereye kadar. Acaba ne zaman daha duyarlı bir toplum oluruz merak ediyorum.
Artık belediyeler bile evlerimize kadar poşetler bırakıyor geri dönüşüm olabilecek herşeyi kapımızdan alıyorlar. Bu kadar kolaylığa  rağmen önemsemeyen çok kişi tanıyorum. En azından ben sorumluluklarımın bilincindeyim o yüzden içim rahat.


22 Şubat 2012 Çarşamba

ZARARLI BEYİN



Dünkü haberlerde Erzurum' da emniyetin düzenlemiş olduğu Huzur toplantısında İlköğretim okul müdürü Mustafa AYDIN "Emniyette suçluların kanını alıp gen haritası çıkarsınlar. Çocuk doğduktan sonra analizi yapılsın. Vatana, millete, bu ülkeye zararlıysa yürümeden yok edilsin" sözlerini duyunca tüylerim diken diken oldu. Yürümeden yok edilsin ne demek.
Nasıl bir düşünce bu. Nasıl bir eğitimci bu, anlamak zor. Güya eğitimin önemine vurgu yapmak istiyor ama son sözleri son derece yanlış.30 sene eğitimci olarak görev yapan kişi, 30 sene boyunca çocuklara neler aşıladı kim bilir.
Zararlıysa yürümeden yok edelim demiş ya, Onun gibi düşünen, vatana, millete zararları insanları ne yapmalı.
Açığa alınmış, sözlerim yanlış anlaşıldı demiş. Görevden uzaklaştırılmalı hemen.





21 Şubat 2012 Salı

YAZ GELSE

Ofisteki masama arkadan o kadar güzel bir güneş vuruyor ki, bilgisayarıma yansıyor, ruhumu aydınlatıyor resmen. Yaz gelmiş gibi, harika. Tabiki içerisi sıcacık dışarısı da fena değil hani.
Yaz gelse keşke, hayallerimde aşağıdaki resimdeyim. Kızımla günün tadını çıkarıyorum. Kemiklerime kadar güneşi hissediyorum. Kremleniyorum, yüzüyorum, yiyorum, içiyorum tamamıyla günü keyfime göre yaşıyorum.

Ben şimdiden tatil moduna başladım vallahi. Aileyle geçirilen huzurlu bir tatil gibisi var mı.
Burda olsam hiç fena olmaz.  O evlerden biri benim olsa, keşke.

16 Şubat 2012 Perşembe

1 YAŞ DR. KONTROLÜ

Evet 1 yaş tam bir dönüm noktası gibi geliyor bana, Defne Ada'nın bebeklikten çocukluğa geçiş dönemi. Hemen geçmesin ama yaaa, şimdiden minicik hallerini özledim bile.İlk ses çıkarışları, ilk gülümseyişi, ilk dikkatli bakışı,emekleyişi derken zaman geçti. Artık o 1 yaşında bir hanımefendi.
Dün dr. kontrolüne gittik. Tüm yasaklar kalktı tabi ki artık her şeyden yiyebilir. Adımlar da geldi eee geriye ne kaldı sadece dişler. Evet büyüdü diyorum, 12 aylık oldu diyorum ama hala diş yok. hiç yok hemde .
Dr.amcamız 18 aya kadar beklememiz gerektiğini söyledi panik yok, olabilirmiş.
 Boyu 74cm, kilosu 9700, baş çevresi 46 cm. Her şey normal.
Biraz cadı olduğundan bahsettim. Bu dönemlere yaş sendromu, yaş dönümü denilirmiş. Geçici olduğunu söyledi ve bu dönem her bebekte inatçılık ve cadılık olurmuş :)
Kan tahlili yaptırmamız gerekiyormuş.Peki dedik, laboratuvara indik elinden kan almak gerekiyormuş. Aman Allahım o nasıl kan almak yahu çocuk ağlamaktan morardı, nefesi kesildi öksürmeye başladı ama kan alma hala bitmedi. Bitsin artık diyorum, birde beni suçlamazlar mı ben tutamamışım da bilmem ne. Neyse ki bitti ama benim de sinirler bitti. o an o hemşireye girişmemek için zor durdum. Çok zordu, bir daha o şekilde kan vereceğimiz hiç sanmıyorum. Aşılar bile daha kolay.
Ah bir de gece uykularımız var ki sormayın. Küçükken çok iyiydik 3-4 saat kesintisiz uyurdu. Simdiler de en fazla 2 saat uyuyor ve ağlayarak uyanıyor, meme de sakinliyor. Buna çare bulmam lazım ama nasıl. Doktorların yöntemini yapamadım ben.Gece ağlasa da belli dakika aralıklarla alma falan falan. Ama yok bana göre değil o kadar ağlamasına hemde gecenin bir vakti dayanamıyorum. Biraz da vicdan yapıyorum şuan. Gündüz işte olduğum için, ememiyor, akşam ve gece emiyor  sadece. Sizin bildiğiniz yöntemler var mı acaba.

15 Şubat 2012 Çarşamba

DEFNE ADA 1 YAŞINDA

Evet benim cadı kızım, büyüdü ve artık bir yaşında.
Doğumu hala dün gibi, heyecanı çok taze. Ne çabuk geçti bir sene.
Günü dolu dolu yaşamaya çalışıyorum ama geriye dönüp bakınca her şey çok çabuk geçmiş oluyor. 
İyi ki doğdun canım kızım, mutlu mutlu seneler olsun. Tüm ömrün bu ilk yılın gibi mutlu ve sevdiklerinle dolu dolu geçsin. Gülen yüzün hep gülsün. SENİ ÇOOOKK SEVİYORUMMMM.
"nazo ablasına toka için çok teşekkür ediyoruz.Zamanlaması süperdi, misafirlerimizden yarım saat önce geldi"

Defne Ada çok mutluydu doğum gününde, mızırıklık yapar diye düşünüyordum ama bana yapışması dışında sorunsuz bir gün oldu. İlk doğum günümüzde bizi yalnız bırakmayan tüm arkadaşlarıma teşekkür ederim.
Minik prenses henüz yürüyemiyor ama doğum gününden 1 hafta önce ilk adımlarımızı atmaya başladık. Tam zamanlama bence.
Defne Ada teyzesi ve kuzenleriyle birlikte.

Dedesinin hediyesi olan bisikleti, bu aralar favorimiz. Tabi olan bize oluyor.

Canım benim canım canım.Hem prenses hem cadı kızım. Daha nice nice yaşlarını görürüz inşallah.

14 Şubat 2012 Salı

ÜÇ KİŞİLİK BİR AŞK

Evet üç kişilik bir aşk bizimkisi.
2 kişi olarak başlayan, büyüyen, zaman ilerledikçe daha da büyüyen bir aşk.
11 Şubat 2011 den bu yana da 3 kişi olarak devam eden.
Canım kızım.
İyi ki varsın, İyi ki hayatımızdasın, iyi ki bu dünya da bizi seçtin.


Umarım tüm hayatın boyunca mutlu olursun.
Yüzündeki gülümseme hiç kaybolmasın.
Çok şanslı ve çok mutlu bir birey olursun.
İkinizi de çok çok çok seviyorum.
Size sahip olduğum için, Çok şanslıyım.

(Defne Ada bu resimde 7 aylık, şimdi 1 yaşında, yeni resimler yakında)

6 Şubat 2012 Pazartesi

KÖY OKULU İÇİN KÜTÜPHANE PROJESİ

Twitter da Laçin de duydum. Hatay da bir köy okulu için kitap yardımlarınızı bekliyorlar.
Detaylı bilgi için aşağıdaki linki tıklayabilirsiniz.

http://www.kitapkolik.net/koy-okulu-icin-kutuphane-projesi


2 Şubat 2012 Perşembe

YARAMAZLIKLAR


Bu aralar favori oyunumuz bu maalesef. Maalesef diyorum çünkü her yer ıslanıyor ve Defne Ada'nın elinden biberonu almak ne mümkün. Su içmesi için veriyorum, su içtikten sonra başlıyoruz ıslatmaya. Kendisi çok keyif alıyor bu oyundan. Hayır kelimesini biliyor ama inadına yapıyor. Hayır dememle işaret parmağını bana sallıyor kuzucuk heheheee O da bana hayır diyor :) ama yinede yaramazlığa devam ediyor. Başka bir oyuncakla kandırarak alıyorum tabi. Zorla almaya kalkarsan başlıyor ağlamaya ve bağırmaya, çok inatçıdır kendisi.

1 Şubat 2012 Çarşamba

VEDA

Bu soğuk kış gününde, çok sevdiğim, hatta bazen anne dediğim Pakize Annemi karların altına soğuk topraklara bıraktık. Çok acı çok çok. Onun için belki de böylesi daha da iyi oldu. 3 senedir kanser hastalığı ile mücadele ediyordu, güçlü kadın her işi başaran kadın bu hastalığı yenemedi, maalesef...
Hatta eşimle tanışmama vesile olmuştu. O' nun sayesinde mutlu bir yuvam var.
Mekanı cennet olsun, nurlar içinde yatsın inşallah.

Birde şu hayatta yapmak istediklerimi hemen yapmalı insan, yarın olmayabilir.
Keşke dememek için istekler ertelenmemeli.
Keşke diyorum ben. Çünkü son zamanlarda yanına gitmek istesekte hep bir şeyler çıktı.
Şimdi keşke diyorum.
Keşke geçen pazar gitseydim.